Umutsuzluk, çökkünlük ve geleceÄŸe dair endiÅŸeler gençlerin yaÅŸadığı depresyonun belirtileri arasında yer alıyor. Gençlerin ergenlik döneminin son evresinde ruhsal buhranlar yaÅŸamalarının muhtemel olduÄŸunu belirten uzmanlar, ailelerin çocuklarla iletiÅŸimi sadece okul baÅŸarısı üzerinden kurmalarının yanlış bir yaklaşım olduÄŸunu vurguluyor. Meslek seçimlerini gençlerin kendilerinin yapması gerektiÄŸine dikkat çeken uzmanlar ailelere çocuklarına karşı ‘Her türlü sorunda yanındayız, sen talep ettiÄŸin müddetçe’ gibi bir yaklaşım sergilemelerini ve ‘Tut-bırak-gözlemle’ yöntemini uygulamalarını tavsiye ediyor. Ebeveynler iyi bir joker olmalı diyen uzmanlara göre, dramatize edilerek yayınlanan haberler de gençlerde umutsuzluÄŸa yol açıyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, 20 yaşındaki tıp fakültesi öÄŸrencisi Enes Kaya’nın intiharının ardından gençlerin aileleri ile iliÅŸkilerine deÄŸindi ve hem ebeveynlere hem de gençlere önemli tavsiyelerde bulundu.
Teknoloji depresyonun sebepleri arasında…
Günümüzde psikoterapiye baÅŸvuran gençlerin birçoÄŸunda depresif belirtilerin görüldüÄŸüne dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, “Gençler depresyonun özellikle umutsuzluk, çökkünlük ve geleceÄŸe dair endiÅŸe belirtileriyle geliyor. Teknolojinin hayatımızın merkezine entegre olması depresyonun önemli sebeplerinden biridir. Bu nedenle çok fazla uyarana maruz kalıyorlar. Gerçek hayattan sanal dünyaya evrilen bir sürece de tanıklık ediyoruz. GeleceÄŸe dair ekonomik zorlanmalar, kaynakların ve iÅŸ olanaklarının daralması yaÅŸama dair kaygılarını da artırıyor.” dedi.
6 yaÅŸ öncesi çocuklar yatılı okula verilmemeli
Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, üniversite tercihlerinin kim tarafından yapıldığının çok önemli olduÄŸunu söyledi ve sözlerine ÅŸöyle devam etti:
“Üniversite tercihi gençlerin kendi özgür iradesiyle verdikleri bir kararsa bunun sorumluluÄŸu da yine kendilerine aittir. Fakat ailelerin üniversite tercihleri anlamında gençlerin arzularını yok saydığı, kendi ideallerinin peÅŸinden tercihleri yaptıklarını sıkça görüyoruz. Özellikle ailenin ilk çocuklarının yaÅŸadığı yaygın bir sorundur. Tek başına üniversiteye girmiÅŸ olmak yeterli olmuyor. BulunduÄŸu yaÅŸ itibariyle karakterinin ÅŸekillendiÄŸi, ergenlik döneminin son evrelerinde ruhsal buhranların görülmesi hala muhtemel. 0-6 yaÅŸ’ta baÅŸlayan geliÅŸimin 22-24 yaÅŸ aralığında da sonlandığını gözlemliyoruz. Aileden ayrı geçirilen bu yaÅŸ sınırlarında olmak beraberinde ruhsal çöküntüleri de getiriyor. 6 yaÅŸa kadar çok zorunlu haller olmadığı müddetçe yatılı bir okul, kurs ve benzeri sürece asla girilmemeli. Daha sonraki yıllarda özellikle ergenlik sürecinde hem gencin hem de ailenin isteklerinin örtüÅŸüyor olması oldukça kıymetli.”
Çocukla iliÅŸki okul baÅŸarısıyla sınırlandırılmamalı
Ailelerin çocukları ile sadece okul baÅŸarısı üzerinden iletiÅŸim kurmalarının oldukça yanlış bir yaklaşım olduÄŸunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, “Beraberinde yaÅŸadığı ortamı da sorgulamak, isteklerine saygı duymak, ailesinin kızacağını bildiÄŸi davranışları olsa da kendisini açmakta zorlanmayacağı düzeyde iliÅŸkinin olması ÅŸart. Bu iliÅŸkiyi gençlik dönemine gelmeden çocukluk döneminde kurmak kıymetlidir. Korkunun ve bastırılarak yaÅŸamanın bir yaÅŸam stili haline geldiÄŸi ailelerde psikolojik rahatsızlıkların açığa çıkması kuvvetli bir olasılıktır. Bu yüzden daha küçük yaÅŸlardayken bir birey gibi davranıp, söz hakkı verilmeli ve söylemleri dikkatlice dinlenmeli. O zaman ailede korkunun yerine özgür irade devreye girecektir.” ifadelerini kullandı.
Her yaşın kendine özgü ihtiyaçları var
Her yaşın kendine özgü ihtiyaçları olduÄŸunu belirten Elçi, “Bebeklikte temel ihtiyaçlar, çocuklukta oyun ve aile içi iliÅŸkiler, ergenlikte arkadaÅŸlık – dış dünyayla sıkı baÄŸ ve yetiÅŸkinlik döneminde de o yaÅŸa kadar elde edilenlerin toplam kapasitesiyle ilerlemeye devam edilir. Bu yüzden baÅŸlangıçta olan 0-6 yaÅŸ döneminde ailelerin güvenli baÄŸlanmayı aşılamak adına aile içindeki ortamı birbirine karşı güvene ve sadakate baÄŸlamaları gerekiyor. Aksi takdirde çocuk rol modellerinden görmüÅŸ olduÄŸu iliÅŸki biçimini ergenlik döneminde perçinleyecek ve yetiÅŸkinliÄŸe geçiÅŸte de bu güvensizlik ile devam edecektir.” dedi.
Dramatikleştirilen haberler olumsuz etki yaratıyor
Öncelikle ailelerin vereceÄŸi temel güven duygusunun geleceÄŸe dair var olan karamsarlığın azalmasını saÄŸlayacağını ifade eden Elçi, “Genç yaÅŸta hayatını kaybedenlerle ilgili haberler olmalı fakat bunlar belli sınırlılıklar içerisinde yansıtılmalı. Aşırı detaylı, durumu daha da gerçeÄŸi yansıtmayacak düzeyde dramatikleÅŸtiren haberler vermek, diÄŸer gençlerin de özdeÅŸim kurmasına ve daha da umutsuzluÄŸa kaymalarına sebep oluyor. Gencin iÅŸ imkânları olan bölümlere yönlendirilmesi ve olası iÅŸ hayatlarında da mümkün olan kolaylıkların saÄŸlanarak yetiÅŸtirilmesi kıymetlidir. Bu yüzden toplumun en küçük birimi olan aileden, yönetim birimlerine kadar uzanan geniÅŸ bir yelpazede destek saÄŸlanmalı.” diye konuÅŸtu.
Gençler meslek seçimlerini kendileri yapmalı
Meslek seçimi gibi kendi hayatlarını nasıl sürdüreceÄŸine etki eden konularda gencin kendi karar veremiyor olmasının tatminsiz bir hayatın baÅŸlangıcı anlamına geldiÄŸini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, “Meslek, gencin hayatını sadece ekonomik boyutu ile deÄŸil, sosyal çevre anlamında da ÅŸekillendirecektir. Bir öÄŸrenci arzu ettiÄŸi bölümün dışında bir bölümde okuyunca, üniversite yıllarında da kaliteli sosyal yaÅŸantıyı da kuramayacaktır. Çünkü aynı bölümü seçen gençlerin ortak paydaları ve ortak zevkleri olur. Kendisini bu sefer diÄŸerlerinden farklı görecek, iletiÅŸim kurmakta da güçlük çekecektir.” dedi.
Ergenlikteki özerklik hata yaptırabiliyor
Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezinden Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, bazı ebeveynlerin helikopter görevi gördüÄŸünü ve çocuÄŸun etrafında pervane olarak onu dış dünyanın tüm tehditlerinden koruduÄŸu inancını taşıdığını söyledi ve sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:
“Ebeveynler koruyucu yaklaşımları ile ergenlik dönemine kadar baÅŸarılı olsalar da bu dönemden sonra genç özerkliÄŸini ilan etmeye baÅŸlıyor. Özerklik çerçevesinde de ‘beden benim bedenim, hayat benim hayatım’ algısıyla ailelerin söylemlerini artık hiç dikkate almayarak, doÄŸru ve yanlışı ayırt edemeyerek hatalı kararlar verebiliyor. ÇocuÄŸa daha küçük yaÅŸlarda sorumluluk veriliyor olması ve onun da bu sorumlu olduÄŸu durumlara dair sonuçlara katlanıyor olması gerekiyor. ÖrneÄŸin bir öÄŸrenci, ödevinin ertesi güne yetiÅŸmesi gerektiÄŸini bilmesine raÄŸmen ailenin zoru ve baskısı ile yapıyorsa gelecek yıllarda da benzer sisteminin devamlılığını bekler. Bu da daha baÅŸarısız bir iÅŸ hayatının olmasına veya verilen iÅŸlerin kendisine ağır gelmesine neden olabilir. EÄŸer öÄŸrenci ödevini yapmayarak okula gitse ve bunun sonuçlarını yaÅŸamış olsa kendisi bu sisteme adapte olur ve bu bilinçle ilerlemeye baÅŸlar.”
Ebeveynler iyi bir jokey gibi olmalı
Gençlerin kendileri arzu ettiÄŸi takdirde ailelerinden destek almaları gerektiÄŸini ifade eden Elçi, “Aşırı destek ve güvensizlik, birbiriyle uç olsa da benzer sonuçlar doÄŸuruyor. ‘Her türlü sorunda yanındayız, sen talep ettiÄŸin müddetçe’ gibi bir yaklaşım, gencin hem kendisini güvende hissetmesine hem de aşırı müdahalelerin durdurulmasına yardım edecektir. Ebeveynler iyi bir jokey gibi olmalılar. Bir örnekle ile eÄŸer atın yularını serbest bırakırsanız kendisi yürür ve gider, çok sıkarsanız da tekmeyi atıp yine kendi yoluna gider. Bu yüzden tut-bırak-gözlemle ile ilerlemek en doÄŸru yöntem olarak görülüyor.” diye konuÅŸtu.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Etiketler: